Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı

BENLİĞİN ÜÇ SEVİYESİ

Kendimizin Dünyada bu insan bedeninde yaşadığına inanırız, ancak yaşamın başka bir seviyesinde hatta seviyelerinde burada var olurken aynı anda varolabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Bu Mayaların ve Hawaiili Kahunalar gibi Dünyanın yerel halklarının inancıdır. Bizi başka dünyalarda farklı yaşamlar süren çok boyutlu varlıklar olarak görürler. Benim bildiğim kadarıyla da bu doğrudur.

Normal şartlar altında, kendimizin diğer taraflarıyla bilinçli olarak bağlantılıyızdır, ancak Atlantis’teki büyük düşüşten sonra, yüksek benliklerimizden koptuk. Bağlı olduğumuzda ve bu bizim gerçeğimiz haline geldiğinde, şu anda bize imkansız gibi görünen bir şekilde yaşarız. Geçmişi ve geleceği net olarak görebiliriz ve ruhsal gelişimimizi olumlu olarak etkileyen yüksek bilgilere dayanan kararlar alabiliriz. Davranışlarımız nedeniyle bunu uzun zaman önce kaybettik.

Geniş bir bakış açısından baktığımızda, diğer boyutlarda yaşayan kendimizin daha yüksek seviyelerine yüksek benlik ya da yüksek benlikler denir- yüksek benliğimizin tek bir varlık olduğunu düşünmek hem doğru hem de yanlıştır. Evrende sadece bir Varlık vardır, ancak, Bir Varlık’ın içinde birçok seviye bulunur.

Yüksek benliğiniz, daha da yüksek benliklerle bağlantıdadır. Böylece, yüksek benliklere bağlı yüksek benlikler ve yüksek benliklere bağlı yüksek benlikler vardır. Her yüksek benlik, daha geniş ve kapsamlı farklı bir bilinç seviyesindedir ve en üst seviyeye, bu boyutların dalga formu evrenini tamamen aşma aşamasında ulaşılır. Her insanın tüm bilinç seviyelerinde var olma kapasitesi vardır, ancak bu çok nadirdir.

Tanrı ve tüm yaşama bağlanana kadar yukarı doğru büyüyen bir aile ağacına benzer. İnsan ırkı olarak bu üç boyutlu seviyeye düştüğümüzde çok boyutlu benliklerimizden koptuk. Bir bölünme oldu. Bilinçte o kadar derinlere düştük ki artık diğer benliklerimizle temas edemez hale geldik. Çoğu zaman yüksek benliklerimizin farkında olmamamıza rağmen, onlar her zaman bizim farkımızda olmuştur.

“Düşüş”ten beri iletişim aralıklı ve nadir olarak devam etti. Yüksek benliklerimiz epeydir uyanmamızı beklediler. En doğru zamanı bekliyorlardı. Bu bir çeşit tek yönlü bir bölünme gibi olmuştur- onlar bizim farkımızda, biz onların değiliz.

Hawaiili Kahunalar haklılarsa, yüksek benliklerimiz bizi beklemeye aldılar ve orada birbirleriyle iletişim kurarak, oyunlar oynayarak bizlerin yaşamın geri kalan kısmına uyanmamızı bekliyorlardı. Çoğumuz yüksek benliklerimizle 13.000 senedir, kısa süreli ışık ve asalet dönemleri hariç, gerçekten bağlantı kurmamıştır.

Yüksek benliklerinizle tekrar bağlanmak, kanal olmak ya da ona benzer bir durum değildir, sadece kendi özünüzün ve ruhunuzun kendiyle tekrar bağlanmasıdır. Daha da açık bir ifadeyle, bu bir hatırlatmadır- ruhun değişik üyelerini bir araya getiren bir yeniden hatırlamadır. Bazı insanlar can der. Benim için ruhtur. Ben büyük ruh’u görürüm ve bu kaynaktan gelen tüm ruhlar büyük ruh’un parçasıdırlar. Bu bakış açısına göre, hepimiz büyük ruh’la ya da Tanrı ile bağlantılıyızdır. “Ruh” kelimesi, ruhların birbirinden farklı ve bağımsız olduğunu çağrıştırır. Bana göre tüm ruhlar aynı kaynaktandır. Tanrıyı Anne/Baba olarak görmek istiyorsanız, o zaman evrendeki varlıklarla hepimiz kardeş oluruz.

Aşağıda anlatılacak olanlar, meleklerin ben yüksek benliğin nasıl bu kadar net olarak gördüğünü anlamaya çalışırken bana verdiği örnektir. Nehirden aşağı bir kanoyla gittiğinizi farz edin. Diyelim ki Amazon ormanlarındasınız, gök mavi ve sular yeşil. Her yer ağaçlarla kaplı. İyi vakit geçiriyorsunuz ve yaşam ırmağından aşağı yavaş yavaş gidiyorsunuz. Geri dönüp arkanıza baktığınızda, çok az bir kısmı görebiliyorsunuz. Nehrin her iki tarafındaki ağaçlar o kadar yüksek ki, ne dışarıyı ne de dönemeçten sonra ne olduğunu görebiliyorsunuz.

Nehirle ilgili hafızanız çok az geriye gidebiliyor, bu kadar görebiliyorsunuz. Dönemeci geçip nehrin yeni bir bölgesine geldiğinizde geçmişi unutuyorsunuz. Çok az hatırlıyorsunuz, nehirde ilerledikçe hafızanız da gittikçe bulanıklaşıyor. İleri baktığınızda gelen dönemeci görebiliyorsunuz, geleceğe baktığınızda sadece bir sonraki dönemece kadar görebiliyorsunuz, ondan sonra neyin geldiği konusunda hiçbir fikriniz yok. Bu nehirde daha önce hiç bulunmadınız.

Yüksek benliğiniz başınızın üzerinde uçan çok büyük bir kartal gibidir. Yüksek benliğiniz başka bir boyuttadır ve zamanı dairesel olarak algılar. Geçmişin şu anın ve geleceğin aynı anda gerçekleştiğini görür. Nehrin gerilerini, çok çok gerilerini, sizin görebileceğinizden çok daha gerileri görür ve sizden daha iyi bir hafızası vardır. Geleceği de görebilir. Sınırlamaları vardır, ancak bunlar genişlemiştir. Sizin nehirde gördüğünüzle kıyaslandığında görüntü muhteşemdir, böylece olmak üzere olanları da görür. Aynı zamanda, sizin insan olarak bulunduğunuz yerden göremediğiniz ilişkileri de görür. Diyelim ki, yüksek benliğinizin talimatlarını takip ediyorsunuz ve yüksek beliğiniz, kocaman bir kuş aşağıya gelir ve size “kanoyu kenara çek ve hemen aşağı in” der.

İç rehberliğimi dinlemiyorsam, “Bunu yapmak istemiyorum. Etraf çok güzel. Biraz bekleyelim, sonra ineriz” diyebilirim. İç rehberliğimi dinliyorsam, söyleneni yapar ve birkaç soru sorardım. Yüksek benlik “Kayığını ormanın içine taşı” diyebilir, böylece siz de kanonuzu ağaç kütükleri, kökler ve kırmızı karınca tepelerinin arasından taşırken “Ah şu yüksek benlikler” diye düşünüyorsunuz.

Yüksek benliğinizi takip ettiyseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Bütün bu değişikliklerden, bu ağır kanoyu ormanın içine taşıyorsunuz ve yüksek benliğinizin neden delilik gibi görünen bu işi yaptırdığını anlamaya çalışıyorsunuz. Bu sıkışık ormanda 800 metre kadar gittikten sonra tekrar nehre ulaşıyorsunuz ve nehrin gerilerine bakıyorsunuz. Oradan, son dönemeçten sonra 15 metre aşağı dev kayalara doğru akan şelaleyi görüyorsunuz. Egonuzun istediği gibi devam etseydiniz, ölebilirdiniz. Yolunuzu değiştirip başka tarafa gittiğiniz için dünyada yaşamaya devam ediyorsunuz. Kadim bilgeliği olan iç rehberliği dinlediğiniz için bir felaketi yaşamadan atlatıyorsunuz.

Ancak alt benliğe ulaşıp onunla bağlantı kurmadan yüksek benlik ile temasa geçmemiz mümkün olmadığını anlamak önemlidir. Ruh göklere çıkmadan önce, aşağıya gitmelidir. Şu da gayet açıktır ki yüksek benlik, orta benlik ve alt benlik üçlemesi öğretisi benim yaşamımda defalarca doğrulanmış bir gerçektir. Önce alt benliğin ne olduğunu açıklamaya başlayalım.

ALT BENLİK – DÜNYA ANA

En direkt ifade ile, alt benlik bilinçaltınızdadır. Bilinçaltının sadece kendinizle ve kişisel bilinçaltı düşüncelerinizle bağlantılı olduğu ile ilgili genel düşüncenin tersine, alt benliğin bilinçaltı, dünyadaki tüm insanlarla bağlantılıdır (Jung’un kollektif bilinçaltı olarak adlandırdığı) ve aynı zamanda her bireyin bilinçaltı zihnini de yakından bilir. Dahası her yaşan insanın bilinçaltını bildiği gibi, dünyada yaşamış ve yaşayacak olan tüm insanların bilinçaltı zihinlerini de bilir. Evet, bilinçaltımız geçmişi ve geleceği ayrıntılı olarak bilir. Buna ilave olarak, alt benliğiniz sadece insanlarla ilgili değil gezegendeki tüm yaşamla ilgili her şeyi bilir- başka bir ifade ile tüm yaşayan biyosferi bilir. Mükemmel bir kayıttır. Bu alt benlik canlıdır ve sizinle temasa geçen tek bir varlıktır. Bu Dünya Ana’nın kendisidir! O, sizin alt benliğinizdir.

Dünya Ana ve üzerindeki ve altındaki tüm yaşam sizin alt benliğinizdir. Şu an Ay’ın alt benliğe dahil olup olmadığından emin değilim. Muhtemelen öyledir, emin değilim. Hawaiili Kahunalara göre ve aslında dünyanın diğer yerel halklarına göre, kiminle konuştuğunuza bağlı olarak Dünya Ana iki ile altı yaşlarındaki küçük bir çocuktur.

Alt benliğinize bağlanabilmek için, dünyanın her yerindeki yerel halkların inanışına göre, onu severek ve onunla oyun oynayarak işe başlamalısınız. Yetişkin davranışları, teknolojik düşünceler ve tuzakları Anayla temasa girmekte işe yaramayacaktır. Genellikle ilgilenmez. Her gün saatlerce meditasyon yapabilirsiniz, tüm vaktinizi Anaya bağlanmaya harcayabilirsiniz, ancak genellikle işe yaramaz. Ne kadar çok uğraşırsanız, o kadar az başarı şansınız olur. Neden? Çünkü, o sadece içinizdeki masum çocukla bağlantı kuracaktır. Ve tabii ki birçoğumuz çocukluk masumiyetini, Anayla bilinçli bağlantı kurmanın yolunu kaybetmişizdir. Devam etmek istiyorsanız, içinizdeki çocuğun hatırlanması ve yaşanması gerekmektedir.

Örneğin; Kahunalar balık bulmak istedikleri zaman, Dünya Anaya sorarlar. Onlara cevap verir. Bu cevap gerçeğin içinden gelebilir. Bulutlar insan eline dönüşerek balığın olduğu yere işaret edebilir. Kahunalar teknelerine binerler ve Dünya Ana’nın işaret ettiği yere geldiklerinde balığı bulurlar. Birkaç yerel halk bu şekilde yaşamakla birlikte, bu uygarlaşmış insanın tamamen unuttuğu bir yoldur.

Şimdi size bakalım. Diyelim ki okulda ya da iştesiniz ve eve gitmeye karar veriyorsunuz. Anahtarlarınızı aramak için eliniz cebinize gidiyor. Düşünceleriniz hemen geleceğe gider. Arabanıza binip çalıştırdıktan sonra, gene geleceği düşünmeye başlarsınız. Eve gitmeyi, sevgilinizi ya da evdeki kedinizi ya da köpeğinizi düşünmeye başlarsınız, gözlerinizin önündekileri pek düşünmezsiniz. Hala ya gelecekte ya da geçmiştesinizdir. Ancak, sadece şimdide olduğumuzda birşeyler deneyimlemeye başlarız. İçinde bulunduğumuz an, genellikle birçok insan için acı verici olduğundan anda yaşayamazlar.

Çevremizdeki güzelliklere gerçekten baktınız mı? Güneş’in batışını gördünüz mü? Uçuşan beyaz bulutlara dikkat ettiniz mi? Havayı kokladınız mı? Yoksa çok kirli olduğundan vaz mı geçtiniz? Doğanın inanılmaz güzellikteki renklerini gördünüz mü? Dünya Ana’ya sevgi duydunuz mu? Eve giderken araba kullanmaktan başka duygularınız çalıştı mı? Sorun budur. Yetişkin yaşamlarımız ölüdür, insan olarak yaşayabileceklerimizin sadece gölgesini yaşıyoruz.

Doğada oynayan çocuklara dikkat ettiniz mi? Çevrelerindeki güzelliği yaşamaktan kaybolmuş gibilerdir, bazen başka bir dünyada gibi görünürler. Hatırlıyor musunuz?

Alt benliğinizle, Dünya Anayla temas kurmak istiyorsanız, içinizdeki çocuğu bulmalı ve onu yaşamalısınız. Dünya Anayla oynayın, eğlenin, gerçekten yaşamdan keyif alın. Bu neşe dolu bir yaşam demektir. Bu oynuyormuş gibi yapmak, anlamsız sesler çıkartmak ve komik suratlar yapmak demek değildir- tabii ki içinizden bunları yapmak gelmiyorsa. Bu, hayatınızı başkalarının istediği gibi değil, kendi istediğiniz gibi yaşamak demektir. Başka insanlar, hayvanlar ve diğer hayatla ilgilenmek demektir, bu aranızdaki bağlantıyı hissetmek için yaparsınız, bir menfaatiniz olduğu için değil.

Ruhsal yaşama başlamak için, önce doğada çocuk olarak başlamak gerektiğini anladım. Hazır olup olmadığınıza Dünya Ana karar verir ve hazır olduğunuzu düşündüğünde, kendinizin bu muazzam kısmıyla, yüksek benliğinizle sizi tanıştırır. Hiçbir güç, azim, ağlama, yalvarma ya da kendinize acıma size bunu getirmeyecektir. Sadece sevgi, masumiyet ve sabırla yolunuzu bulacaksınız. Uğraşmaktan vazgeçin. Hatta Dünya Anaya bağlandığınızı bile unutun. Sadece kalbinizden yaşamalısınız, zihninizden değil. Zihniniz çalışacaktır ama kalbinizin kontrolünde.

YÜKSEK BENLİK – OLAN HER ŞEY

Dünya alt benlikse, o zaman yüksek benlik nedir? Çok basit. Yüksek benlik varolan herşeydir. Tüm gezegenler, yıldızlar/güneşler, galaksiler, diğer boyutlar – her şey yüksek benliğinizdir. Bu nedenle, sonsuza kadar genişleyen, yüksek benliklerle bağlantılı yüksek benlikler ve yüksek benliklerle bağlantılı yüksek benlikler vardır. Yüksek benliğin deneyimlemesi Dünya Ana ile olan deneyimden çok farklıdır.

Bunları olabilecekler olarak düşünün: Dünya Ana sizinle oynayacak ve size yüksek benliğiniz olduğunu söyleyecektir ve dikkatinizi çekmek için bildiği bütün kelimeleri kullanacaktır. Meditasyonlarınızda size gelebilir ve yüksek benliğiniz olduğunu söyleyerek onu dinlemenizi isteyebilir. Her türlü dünyevi şeyleri yapmanızı, dünyanın her tarafına koşuşturarak projeler yapmanızı isteyebilir. Ancak, o sadece sizinle oyun oynuyordur ve siz de bunun bir oyun olduğunu fark etmeden onu ciddiye alıyorsunuzdur.

Yüksek benliğiniz olup olmadığı konusunda doğruyu söylemesini isterseniz, asla yalan söylemez. Gülerek size gerçeği söyleyecektir. Bu noktada sizin de gülüp onunla oyun oynamanız gerekir. Ancak, bir çok yetişkin kızacak ve kullanıldıklarını düşüneceklerdir. Böylece bağlantı kaybedilir. Bu nedenle, kahunalar her zaman gerçekten yüksek benlikleri olup olmadığını sorarlar. Ana, komik bir küçük kızdır ancak kalbiniz saf olduğunda, onu tanımaktan çok keyif alırsınız. Bir çok meditasyon yapan kişinin dikkatinden kaçan, Dünya Ana’nın siz olduğudur.

Yüksek benlik, herhangi bir yerdeki, herhangi bir yaşam formu tarafından bilinen her şeyi bilir. Gelecekte ne olacağını da bilir, aynı Dünya Ana gibi, ancak bu yaradılışın tamamı için geçerlidir.

Bilinçli olarak alt ve üst benliklere bağlandıktan sonra, yaşam daha önce bildiğiniz her şeyden farklı hale gelir. Yaşam sizin aracılığınızla işler, söz ve davranışlarınızın büyük gücü vardır çünkü onlar sınırlı orta benliğinizden gelmezler. Onlar tüm yaşamdan, tüm yaradılıştan gelirler. Hiçbir şey dışınızda değildir, her şey içinizdedir. Gerçekten kim olduğunuz, gözler önüne serilecektir.

Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı -2

Drunvalo Melchizedek


Sosyal Ağlarda Paylaşın