Zihnin madde üzerindeki etkisi çoğu insan için hala bir gizem taşımaktadır. Ancak artık insanlar bunu gizemleriyle birlikte kabul etmekteler. Amerikan halkının yüzde yetmişaltısı duaların gücüne ve görülmeyen ile iletişim kurabilmeye inanmaktadır.
DNA, nötrinolar, quarklar bilim adamlarının var olduklarını bildikleri ama göremedikleri atomaltı parçacıklarıdır. Son yıllarda bilim toplumu DNAnın mekaniği üzerine büyük çalışmalar yapmaktadır.
Anlaşılan, “görülemez olan, düşünülemez olandır” fikri mazide kalmakta.
Zihnin madde üzerindeki etkileri ile ilgili temel gerçekler nelerdir bir bakalım. Dua ettiğimiz zaman neler oluyor, meleklerle konuştuğumuz zaman neler oluyor. Ve DNA klonlaması için milyonlarca dolar harcayarak genetik yapımızı yeniden şekillendirmeye kalkıştığımızda neler olacak. Bazı cevapların tam zamanı, Bilmek zamanı.
Hareket halindeki şuurun NİYET hali olduğunu söylemekle başlayalım. Bir çok sorunun cevabını bu yaklaşım vermektedir. Çok güvenilir üniversitelerin beş astrofizikçisi bir araya gelerek bilincin maddeye neden olduğu ya da yarattığını bilimsel olarak ispatlamak üzereyiz dediler geçtiğimiz günlerde.
Bu kuantum fiziğindeki atıl enerji ile ilgili matematiksel bulguları da desteklemektedir. “Yüzüncü Maymun” hikayesinde de görüldüğü gibi olayların değişiminde bir tür “etki” neden olmaktadır.
Rupert Sheldrake adında bir biyolog buna “oluşturucu sebep” adını takmış. Formların ve davranışların karakteristikleri, fiziksel, kimyasal ve biyolojik sistemleri şekilleyerek görünmeyen organizasyon alanlarını yaratıyor ki bunu Sheldrake morfogenetik alanlar diye adlandırıyor. Bu alanlar hareket halindeki şuurun görülemez alanları, yani NİYET bizim realitelerimizi değiştiriyor.
Ben tamamen İNANIYORUM ki, evrensel iletişim de NİYET ile oluşmakta. İnsani ve spiritüel bir seviyeden bakacak olursan niyet ne kadar safsa ve ne kadar kalpten yapılıra o denli net bir şekilde oluşuma neden olur. Bunu akılda tutarak, görünmeyen DNAnın tam gözümüze batacak şekilde önümüzde duran etkilerine bakalım.
DNA lı ilgili konuşmadan önce şu soruyu sormamız gerek. Ama biz içimizde bulunan DNAnın ana dizaynının ne kadar mükemmel olduğunun farkında mıyız? “Anında İyileşme” adlı kitabın yazarı Andrew Weil’e göre” DNA mız kendi kendini çoğaltabilen bir iyileştirme makinası.
İçinde tüm bedeni sağlıklı tutacak çanlara ve düdüklere sahip. Sürekli bir gelişim, yenileşme ve koruma işlemi. Daha da cüretkar davranarak söyleyebilirim ki Hepimizin içinde bulunan Tanrısal bir özellik.
Bedenimizde on trilyonun üzerinde hücre olduğunu ve onları tam bir uyum ve mükemmel sağlık içinde tutma işi sadece DNAya ait olduğunu biliyormuydunuz? Mükemmellik bedenimizdeki her hücrede var ve biz ona ulaşabiliriz.
Çoğumuz yanıtları kitaplarda, doktorlarda, her çeşit şifacıda aramaktayız. Bedenlerimiz içinde neler olduğunu ve neden olduğunu bilmek istemekteyiz. Ama burda gerçek paradoks ortaya çıkıyor.
Neden bunca aramak yerine durup ta bedenimizin sesini dinlemiyoruz? Hepimiz mükemmelliğe sahibiz ama onun ne olduğunu bilmiyoruz. Artık içimizde bulunan kaynaklara yakından bakma zamanı geldi. Kendi sağlığımızdan ve kendi iç barışımızdan kendimiz sorumluyuz.
Niyetlerimizden yararlanmaya ve içgüdülerimizi takip etmeye hazır mıyız? Kalplerimizi açmaya ve atışlarını duymaya hazır mıyız? Niyet, içgüdüler, kalbin gösterdiği yollar bizim yaşamla ilgili tüm sorularımıza çözüm ve yanıtlar içermektedir.
Başkalarına kendimizle ilgili sorduğumuz soruların yanıtları sadece ama sadece bizim içimizdedir. Ancak kendimizi daha fazla ilgiyle ve dikkatle dinlemeliyiz. Peki diyelim ki içimizden gelen bir ses duyduk, niyet hissettik, mesajı anlayabiliyor muyuz? Yanıt sadece “EVET” olmalı. Biraz disiplin gerektiren bir çalışma evet ama düşüncelerinizdeki ve duygularınızdaki değişimlere inanamayacaksınız….
İç sesinizi duyabilmek ve içten gelen mesajları algılayabilmek için on basit teknik:
1. İlk ve en temel olanı beyninizi Teta frekansına getirmeyi öğrenin (saniyede 4-7 devir) Bunu kısa ama derin bir meditasyonla veya iyi bir imgeleme tekniği ile başarabilirsiniz.
2. Yere bağlı kalın. Meditasyon sırasında her zaman bedeninizde kalın. Onu bırakıp bir yerlere uçmayın.
3. DNA nızın bedeninizdeki her hücresinde bir kopyası olduğunu bilin. Bu sizin genomeniz olarak adlandırılır. Her genome kendi zekasına sahiptir ve sizin yüksek iyiliğinize hizmet eder.
4. Hücrelerinizle ve DNAları ile direk olarak konuşun. Hücreler birbirleri arasında haberleşirler. Onlar size toplu halde mesaj gönderirler. Kollektiftirler. Onlara onları sevdiğinizi söyleyin.
5. Bedeninize ve içindeki her hücreye saygı duyun. Hücrelerinize her zaman nezaketle, güvenle ve saygı ile davranın.
6. Bedeninize sizinle eşdeğer bir arkadaş gibi davranın. Ona kendini ifade etmesi için fırsat verin. Ona sorular sorun. Onu dinleyin. Bedeninize onun kutsal olduğunu söyleyin. İçinde yaşamın mühürünü taşıdığını asla unutmayın.
7. Bedeninizi Ruhunuzla konuşması için yüreklendirin. Ve eğer yüksek iyiliğiniz için bir şey istiyorsanız zihin bedeninizin üstünde yer alması için ruhunuza müsaade etmesini isteyin.
8. Bedeninize olabildiğince bol sevgi gönderin. Onu iyi bir şekilde besleyim. O size neye ihtiyacı olduğunu söyleyecektir.
9. Bırakın OYNASIN, koşsun, egzersiz yapsın, en önemlisi KAHKAHA ATSIN.
10. Son olarak, zihninizde ve kalbinizde yeni bir idrak üçgeni kurun. Bunun içinde Tanrı Şuuru, DNAnızın şuuru, ve sizin şuurunuz olsun. Bu yeni şuur üçgeniniz sizin yeni güç kaynağınız olacaktır.
Bu teknikler sizin bedeninizi hücre seviyesinde gerçekten güçlendirerek sizinle iletişim kurmasını sağlayacaktır. Atıl enerji niyetle, iç güdülerle ve kalbin sevkiyatı ile çalışacağı için yaşamı daha berrak algılayabileceksiniz.
Daha açık olacak ve dinlemeye hazır olacaksınız. Böylelikle kendinize ve duygularınıza yeniden güvenmeye başlayacak ve hem kendinize hem de yaptıklarına karşı güven dolu bir kimlik kazanacaksınız.
Bu teknikleri kullanarak bedeniniz sizin karar verme mekanizmanız içinde sadık ve güvenilir bir yardımcınız kesilecektir. Beden şuurunun kendini fiziksel, duygusal, entelektüel ve spiritüel alanlarda tam olarak ifade etmesine olanak sağlayacaktır.
Anahtar dinlemek ve güvenmektir. Siz öncelikle sağlık konusunda odaklanın, sonra sırasıyla ilişkiler konusunda yaşamdaki rollünüz ve amaçlarınız konusunda odaklanarak daha yoğun mutluluk ve kafa sağlığı elde edeceğinize emin olun.
Bizlerin fiziksel, duygusal, entelektüel ve spiritüel yapılarımız ne kadar dengeye kavuşursa, zihnin madde üzerindeki etkisi hakkındaki anlayışımızda o kadar berraklaşacaktır.
Bundan böyle yükümlülüklerimizi başkalarının yerine getirmesini beklemeyeceğiz. Onları kendimiz yapacak kudrete sahibiz. Şuurlu DNAlarımız sayesinde kendimizi tüm kudretimizle ifade edebileceğimizi anlayacağız. Gerçek mucize içimizde. O güvendir. O ilahidir. O bizim.
Robert V. Gerard, Ph.D.
2012 © GoldenReiki. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Programlama Burak Değerliyurt