İnsan Aura Alanı Ve Metafizik Deneyimler

İnanç sistemimizi oluşturan 3 model vardır:

1) Fizyolojik modelin hastalık ile ilgisi vardır: hastalığın semptomlarını tedavi ederiz, çünkü sağlığın ne olduğunu bilmeyiz ve sağlığın hastalığın yokluğu olduğunu kabul ederiz.

2) Biyokimyasal model: hayatın kimyasal bir çorbadan başladığını ve sonra tek hücreli hayvana geliştiğini okudunuz. Bu böyle değildir. Elektriksel bir kıvılcım gerekir, dünyadaki tüm kimyaya sahip olabilirsiniz, ama eğer elektrik, güç ve yük yoksa hayat olmaz. DNA bile insan varlığının bilincinde değişim ile değiştirilebilir.

3) Davranışsal modelin algı, deneyim, ego, kişilik, duygu ve beyin yarıküreleri ile ilgisi vardır. Bu model sadece insan davranışının çok küçük bölümünü ve sadece şimdiki zamanlardaki yaşamın hafızasını yanıtlar.

Bu modeller yanlış değildir, ancak eksiktirler. Bundan dolayı, davranışlarımızı, uyduramadığımız bir modele uydurmaya çalışmak yerine yeni bir model bulmak gereklidir: şu andaki modeller yaptığımız bazı seçimleri ve algıladığımız şeyleri açıklayamaz.

Son açıklamalar yeni modeldedir: insan enerji alanı veya insanın zihni, en yüksek seviyede bile – ruh seviyesi – tüm davranışları kapsayan bir enerji alanı.

Ruh, diğer her şeyin anısını taşıyan enerji alanının zirvesidir. O ayrıca, sezginin, içgörünün ve yaratıcılığın kaynağıdır. Bu yüksek seviyeli kapasiteler beyinde bulunmaz (beyin harika bir bilgisayardır, ama yüksek seviyede yaratımın kaynağı değildir.)

İnsan enerji alanı mistik deneyimlerin kaynağıdır

Gecmişte, mistik deneyimlerimiz olduğunda beynin alfa veya tetada olduğuna inanırdık. Alfa ve teta dalgalarının ne kadar dar olduğunu biliyor musunuz? Alfa ve tetanın arasındaki ayrılık bir veya iki frekans döngüsü kadardır! Beynin alfa veya teta halinde yaptığı en yaratıcı şey, yoldan cekilmektir, böylece zihin yenilebilir.

Beyin yoldan çekilir çekilmez, enerji alanı genişler, yükselir, frekansı artar. Beynin alanında, bazı psişik deneyimlerimiz olabilir, ama bunlar yükseltici değildir ve asla spiritüel deneyimlere veya içgörülere ulaşmaz.

Alanın spiritüel titreşimleri şimdiye dek insan varlığında kaydettiğim en yüksek titreşimlerdir: burada agnostik veya ateist yoktur; siz Musevi, Hristiyan, Müslüman veya Budist olabilirsiniz, ama alanınız mükemmel ilahi bir hale ilerlediğinde, spiritüel deneyim benzerdir.

Enerji alanı ile ilgili bazı gerçek problemler vardır. Kadim olanlar benzer deneyimlere sahipti, ama bilimsel yanıtları yoktu, böylece sezgiye dayanan yanıtlar verdiler ve alanın bölümlerine duygusal beden, spiritüel beden, eterik beden ve fiziksel beden gibi isimler verdiler. Bilimsel olarak alanların hepsi bedenin içinde ve dışındadır.

Bedenler materyal maddelerin katılığına sahiptir ve bedene katmanlar kavramını uyguladığınızda, aynı katı kavramı teşvik edersiniz. Ama insanlar şöyle söyler: “Alanı görüyorum’. Gözün beş duyumuzun en ince algısına sahip olduğu doğru iken, ayrıca en çok bozulan duyudur: görsel bilgi gördüğü her şeyi katmanlayarak her şeye anlam vermeye çalışır.

Alanlar katman oluşturmaz: alanlar birleşir, harmanlanır. Alan ile ilgili düşünürken katmanlaştırmayı bırakmanızı teşvik ediyorum. Materyal çağ sırasında alanı anlayamazdık, ama şimdi atom çağındayız, bilinç çağı.

Uzayda var olan her şey atomiktir. Dünyadaki tüm enerji atomlardan gelir ve enerji organize olur: masamın atomları ve yüzüğümün atomları kendi atomlarım gibi tam olarak aynıdır; bunlar sadece farklı şekillerde kontrol ve organize edilir.

Şimşek organize olmuş enerjidir.

Kaya organize olmuş enerjidir.

İnsan enerjisi duygular etrafında organize olur. Duygular rahatsız edildiğinde ve bozulduğunda enerji alanı eski seviyesinden aşağı düşer, düzensizleşir, kararsızlaşır.

Ayrıca auralar, duygusal bedenler, eterik bedenler ile ilgili eski kavram, alan hem içerde hem de dışarıda iken, içerden dışarıya çıkan bir şey fikrini verdi.

Bedenin içindeki atomlardan gelir, dışarıya doğru tezahür eder ve dünyanın atomları ile muamele görür.

Uzayda var olan her şey bir auraya sahiptir, ama insan aurası gezicidir: o değişir, etrafta uçuşur, renklenir, bazı zamanlar oldukça hareketsiz ve katı olur ve en dinamik olandır, çünkü daha yüksek organizasyondan gelen kapasitelere sahibiz: auramız canlıdır, değişir ve büyür, çünkü bir ruhumuz var.

Ve ruh bedene girdiği zaman, nötr olarak gelmez, tüm yaşamları boyunca sahip olmuş olduğu deneyimleri taşır.

Enerji alanı fiziksel organizma ve evren arasında uzanır. Bu bedenin sahip olduğu her deneyim ile direkt arayüzeydir. Grupların içinde olduğumuzda etkileşiriz: alanım sizinki ile karşılaşır ve bu etkileşimde değişiriz. Ama, bazen, iki alan karşılaşınca ikisi de değişmez veya sadece tek bir alan değişir. Çünkü alan daima seçicidir.

Alanın organize olduğu şekil, insan bedenini nasıl etkilediğini belirler. Çevrenizin kirlenmiş ve zayıf elektromanyetik enerjisi ile, alanın enerjisini içsel olarak azaltırsınız. Doğru eylem için alan sürekli şekilde beslenmelidir. Ses ve müzik alanı besler ve bizi beynin yoldan çekildiği ve alanın hızla yükseldiği yerlere götürür.

Dinlediğiniz bütün müzikler önce auranın elektromanyetik alanından geçer, burada auranın nasıl yüklü olduğuna bağlı olarak renklenir. Dinlediğiniz her şey kulağa veya deriye girmeden önce, duyusal bilgi olabilmeden önce, alandan geçmek zorundadır. Böylece, onun farkında olun veya olmayın, dışarıda olan her şey tarafından önceden değiştiriliyorsunuz.

Dışarıdan gelen algı ve duyum, duygusal olarak organize olan enerji alanı vasıtası ile filtrelenir ve sinirler vasıtası ile içeriye neyin girdiğini belirler.

Doku seviyesi

En düşük seviyede, doku seviyesinde, atomlara, moleküllere ve hücrelere sahibiz. Kırmızı, turuncu ve amber, iletişimin ilk seviyesidir. En ilkel hareketlerin bazıları, perküssif (vurmalı çalgıların çıkardığı sesler) dokular üzerinde en büyük etkiye sahiptir. Yara ve cerrahi ile başlıca problem en başta hücresel seviyede gerçekleşir.

Şifanın hücresel seviyesini seslerin titreşimsel türünü ve duyumlar ve hislerle ilgili olan imgelemeyi kullanarak çok hızlı değiştirebilirsiniz. Buradaki titreşimler saniyede 7 – 8 döngünün manyetik seviyelerindedir.

Nörolojik seviye

Bir sonraki seviyedir, en temel doku enerjisini organize eden hücrelerin bütünleşme seviyesi: hem motor sisteminin hem de duyusal uyarımın nörolojik bütünleşmesi.

Nörolojik bütünleşmeye en çok uyan müzik, farklı ses dalgaları olan ritmik müziktir. Valsler özellikle iyidir. Bir insanı tam şifaya ulaştırmak için, hücreler için kırmızı, nörolojik, hareket bütünleşmesi için sarı ve yeşil kullanmalısınız. Bu, şifada çok önemli olan tutarlılığın seviyesidir. Eğer alan tutarlı olursa, alanın içindeki tüm elektrik sistemi tutarlı olur. Eğer alan tutarlı değilse, her şey ters gider.

Beyin seviyesi

Bilişin beyin seviyesi inanç sistemlerimizi kaydettiğimiz yerdir (onları geliştirdiğimiz yer değil). Bu seviyede bozukluklar olduğunda, onun altındaki tüm diğer seviyelerde bozulmalar olur. İşitme kaybı ve konuşma bozukluklarında yapılan çalışmanın çoğu bu duyusal ve algısal seviyede yapıldı.

Bu seviyede, mutluluğun Gestalt imgelemesini kullanın ve insanlardan geriye dönüp hayatlarının en mutlu, en sağlıklı, en canlı zamanını hatırlamalarını isteyin. Bu, bütünleşmenin gerçekleştiği zamandır. Bu seviyede en faydalı hareket, koşmak, yüzmek gibi koordineli eylemlerdir.

Alan Seviyesi

Bu seviye tüm uyarımların alınmasıdır. Sinir sisteminde, dokuda ve beyinde en yüksek titreşimler 250 devir/saniye iken, burada titreşimler oldukça yüksektir ve 500 devir/saniyeye dek başlamaz bile. Bu atomik enerjidir.

Kompleks müzik böyle derin bir alan modelinin yanıtıdır; Brahms, Beethoven ve Bach’ın büyük klasikleri. Ne kadar kompleks olursa, alanın mistik veçhelerini beslemeye o kadar yaklaşır – yüksek müzik, güzellik, derin meditasyon bizi mistik olana götürür. Titreşimler son derece yüksektir ve deneyimlediğimiz duygu, eski Freudian modelindeki fiziksel bedene bağlantılı değildir. O, ruhu korur.

Ses, Hareket ve Hastalıklar

Yetersizlik hastalıkları duygularımızı kontrol etmek üzerine vurgu nedeniyle bugün toplumumuzda çok yaygındır. Bunlar yorgunluk sendromu, düşük kan basıncı, düşük hemoglobin, diyabetler ve kanserdir.

Kanser olan insanlarda dinamik kırmızı titreşimler kullanılır: onlar alanlarında düşük güçlü titreşimlerden yoksundur; kundalinileri yoktur – kırmızı gitmiştir. Bu insanlar tatlı, sevilendir ve çoğu zaman öfkeden korkarlar; çok iyidirler. Dokulara uyarıcıya gereksinimleri vardır. Ancak bu kolaylaştırılmalıdır, yoksa onu hemen reddederler.

Hiper hastalıklarda – nörolojik hastalıklar ve ağrı; belli titreşimlerin çok fazlası vardır. Ağrı, çok fazla enerji olduğunda var olur. Yüksek kan basıncı, tüm deri hastalıkları, artrit, sakinleştirici kullandığımız hastalıklar. Burada insan sakinleştirilmesi gereken çok yüksek titreşimlere sahiptir. Su sesleri olan müzik kullanın ve onları büyük, geniş, akan hareketlere sokun.

Daha önce engel/bariyer hastalıkları muhtemelen duymadınız, çünkü bu tıbbi bir terim değildir, bir enerji alanı terimidir. Bedenin yüzeyi pozitif olarak yüklü ve alanın enerjisi negatif olarak yüklü olduğu için, alan bedene yapışır/tutunur.

Bariyer hastalıklarda kişi dış dünya ile iletişim kuramaz. Bunun bir örneği, Lou Gehrig’s, scleroderma, multiple sclerosis hastalıklarıdır. Bunlar iyileştirilmesi en zor hastalıklardır. Ancak tüm gün boyunca çalan müziğe yanıt verirler. Bu, bariyerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur.

Nüfuz edici hastalıklarda, alan nüfuz edilebilirdir ve seçilmiş bir karşılıklı eylem yapmaz. Bu hastalığı olan insanlar oldukça bağımlıdır; her şeyi her yerden alırlar. Onların alanı her yerdedir ve ayırt edilemez; her zaman hırpalanır ve onunla etkileşilir. Güç ve tutarlılıktan yoksundur, bu nedenle müzik önce rahatlatıcı olmalı, sonra gücü artmalı (vurmalı, rock).

Kırıklar ve ameliyatlar, alanın hücresel kısmına ait zararlardır. Enerjiyi içeri getirin ve tam zarar görmüş alana getirin. Ağrıyı azaltmak için mavi veya yüksek frekanslar ile başlayın ve sonra ful spektruma geçin. Ağrı olduğu sürece kırmızı ve turuncu titreşimlerle nazik olun.

Yaşlanma dejeneratif hastalıklari atropi kavramından gelir ( her şey iyi başlar ve aşağı doğru iner). Bu, materyal maddeler için hala kesindir, ancak alan gibi canlı dinamik maddeler, eğer onu enerji ile beslerseniz, aşağı doğru inmez. Kendinizi besleyebilmeniz için sesi de içeren zengin elektromanyetik bir çevreye gereksiniminiz var.

İyileşme ve tekamül etmenin birçok yolu vardır. Kendinizi ve başkalarını bulunduğunuz yerin seviyesinde iyileştirirsiniz. Bilinçli tekamülünüzde büyürken, daha yüksek seviyelerde iyileştirirsiniz. Organize titreşimler ve organize sesler kitle yaratır. Bedenimizde yeni dokular yaratabiliriz; atomlar mevcuttur; atomları yeniden yapılandırabiliriz.


Sosyal Ağlarda Paylaşın