Beyin; Micro Evren

Evrensel Öz’ün tüm özelliklerini hologramik bir biçimde kendisinde barındıran bir tür titreşimden ibaret yapı...

Evrensel Özden gelen “Dalga Anlamları” bildiğimiz boyuta transfer eden muazzam bir cihaz...

Sonsuz titreşimlerden ibaret, hologramik bir yapı...

Evrendeki sayısız dalgaboylarındaki mânâları alan; değerlendiren ve yeni mânâlar oluşturan yapı...

Ruh’u ses ve görüntü yüklü olarak meydana getiren yapı…


Evren, esas yapısı itibariyle, tümüyle, sayısız manyetik dalgalardan oluşmuş bir kütledir ve her dalga boyunun kendine has orjinal bir mânâsı vardır.

Beyin ise orijini itibariyle bu dalga boylarındaki mânâları değerlendirecek bir alıcı, bir değerlendirici ve sayısız yeni mânâlar oluşturucu bir cihaz gibidir!. Ve bu beyin, elde ettiği tüm hâsılayı, ürettiği ruha yâni hologramik dalga bedene yüklemektedir!.

Kişinin ölüm ötesi kapasitesi, bir diğer ifade ile mertebesi, derecesi, dünyada iken geliştirebildiği son beyin kapasitesi kadardır.


Dünya üzerinde hangi kişide normal ya da olağanüstü diye nitelendirilen ne tür fiil görüyorsanız, biliniz ki bunların hepsi de beynin değişik değerlendirilişlerinden başka bir şey değildir.

Genler kanalıyla gelen tüm bilgiler, şâyet o kişinin beyninde kendilerini gösterebilecekleri uygun açıklıklar bulabilirlerse ortaya çıkarlar.

Beden, tümüyle, beyne hizmet edip ona gerekli olan bioelektrik enerjiyi temin için yaratılmış bir yapıdır.

Evrensel sistem ve düzen gereği insanda meydana gelen her şey, beyin aracılığıyla ortaya çıkar, farkedilir hâle gelir!. Beyinde hangi konu ağırlık kazanırsa, o konu üzerinde beyindeki açılımlar genişler ve alışları artar!.

Verme fiili, beyindeki ilgili kapasitede genişleme oluşturur!. Hangi fiilller kişiden açığa çıkarsa, o fiillerin kökeni olan hücre bloğunda büyüme, gelişme olur; o alanda faaliyet gösteren hücrelerin sayısı artar!.

Fiiller, açılımları zorlar ve yeni kapasiteler meydana getirir.


İdrâk, beyindeki sentez kapasitesinin adıdır!.

İdrâk, beyin sentezinin sonucudur ve deşifresidir!.

Deşifre edilemeyen, idrâk edilemez!.

İnsanın bilinçli yaşamı, idrâkı kadarıyladır! İçgüdüsel davranışlar, idrâk kadarıyla kontrol altına alınır.

Dünyadaki hiç bir şey ölümötesinde unutulmaz, değerlendirilir; kapasitesi kadarıyla kişinin...

“İdrâk” denen şey, bir fiil değildir; bir mânâdır!.

Her idrâk edilen, belli bir mânâ açılmasıdır.

Fiiller, idrâkı arttıracak şekilde beyinde açılımlar getireceği için gerekli ve önemlidir.


Hammadde vücuda giriyor, bioelektrik enerjiye dönüşüyor; bu bioelektrik enerji organik bilgisayarı besliyor.

Organik bilgisayar yani beyin, bu bioelektrik enerjiyi alıyor; kendi bünyesinde değerlendirerek mikrodalga enerjiye dönüştürüyor ve bu mikrodalga enerjinin bir kısmını çeşitli dalgalar şeklinde dışarı yayıyor. Bir kısmını da kendi yeni bedenini meydana getirmek için kullanıyor.

Yani sizin bedeninizin kullanılmaz hâle gelmesinden sonra yaşamınızın devam edeceği “Mikrodalga bedeninizi” oluşturuyor beyin!

Ve bunu sanki televizyon dalgaları misalinde olduğu gibi, tüm zihinsel faaliyetleri ses ve görüntü dalgalarını elektrik dalgasına çevirerek televizyon dalgası şekline dönüşmesi gibi, tüm zihinsel faaliyetlerini ana taşıyıcı dalgaları yüklemek suretiyle eskilerin “ruh” adını verdiği maddeötesi bedeninizi meydana getiriyor.

Beyin, her an, üretmekte olduğu “Ruh” adı verilen dalga bedene de verilerini anında yükler!.

Bu hologramik beden, aynen televizyon dalgaları gibidir... Nasıl ki taşıyıcı dalgalara yüklenmiş görüntü ve ses dalgalardır, televizyon dalgaları; işte “insan ruhu” da böylece tüm zihinsel fonksiyonların sonucu olan verileri yüklenmiştir!.

Beynin ürettiği yüklenmiş dalgalardan oluşmuştur. Beyin tarafından üretilir; ve beyin, kendindeki tüm düşünsel verileri dalga olarak “ruh”a yükler.


Beyin, vücuda sinir sistemi vasıtasıyla yaydığı manyetik alanla bir çekicilik meydana getiriyor ve bu beynin üretttiği mikrodalga yapıyı kendinde muhafaza ediyor.

Ne zaman ki beyin duruyor, vücudun manyetik çekiciliği kalkıyor... Tıpkı, elektromıknasın elektriğinin kesilmesiyle birlikte tuttuğu nesneyi salması gibi, bedenden bu “ruh” adı verilen mikrodalga yapı ayrılıyor. Ama şuurda hiçbir kesinti olmaksızın!.

Yani bedenin kullanılmaz hâle gelmesine verilen isimdir, ölüm!

Ölüm ile birlikte biz, “biyolojik beden”den“ mikrodalga beden” yaşamına sıçrama yapıyoruz.


Bundan 2000 sene evvel Çinliler insan vücudunda bir gerçeği bulmuşlar, tesbit etmişler...

Vücudun sağ yanında “yang” adını verdikleri pozitif enerji, sol yanında da “ying” adını verdikleri negatif bioelektrik enerji mevcut!.

Beyinden tüm vücuda yayılan pozitif ve negatif bioelektrik enerji, herhangi bir düzensizlik olduğu zaman çeşitli hastalıklara rahatsızlıklara yol açıyor. Dolayısiyla bu akış kanalı üzerinde belli noktalar bularak buradan bioelektrik boşalım sistemi olan “akupunktur” dediğimiz tedavi metodunu bulmuşlar.

Vücudun sol yanında “negatif”i, sağ yanında “pozitif”i oluşturan bu 2 güç; beyinde belli bir faaliyet neticesinde tüm duygu, düşünce ve faaliyetleri mikrodalga enerjiye dönüştürerek, “mikrodalga beden”e yüklüyor.


Kuantum potansiyelde dalga, frekans yoktur. Sadece potansiyel var. Tüm varlığın kaynağı olan yerdir. Buradan açığa çıkan (oluşagelen) kozmik platformdur. Kozmik açılım platformu, evren içre evrenleri oluşturur. Bu yapı frekans okyanusuyla doludur. Sonsuz sayıda farklı frekanslar vardır. Varlık, frekans bloklarından (küme-grup-yumak) oluşur. İnsanlarda belirli frekans bloklarından oluşmuştur. Beyinde, görme merkezindeki nöronların da belirli bir frekans blokları vardır. Amigdala da frekans grubundan oluşmuştur.

Sperm-yumurta birleşmesiyle de frekans blokları oluşur. Ayrıca her bir organ ayrı bir frekans grubudur.

Beyin büyük bir frekans yumağıdır.

Varlığın orjini çok yüksek frekanslıdır. Birimlere giderken frekans yüksekliği azalır.

Beyinde ise, diğer yapılardan farklı olarak, en yüksekten en düşüğe tüm frekans çeşitliliği yeralır.

Beyinde nöronların farklı frekanslar içerdikleri bilimsel olarak ispatlanmıştır.

Genel olarak insana zararlı maddeler düşük frekanslıdır.

Görme esnasında göz ile algılanan ışık, elektriksel yolla görme merkezine gelir. Burada belirli anlamlara dönüştürülmüş frekansların etkinliğiyle görme olayı gerçekleşir. (TV’ye gelen dalgaların görüntüye dönüştürülmesi gibi… )

Yaşamlarını sadece yemek, içmek, seks, uyumak gibi bedensel ihtiyaçları karşılama üzerine kuran insanların beyinlerinde düşük frekanslar hakim olur.

Güçlü gelen bir frekans grubu, düşük frekans grubunu etkileyerek güçlendirir. Böylece anlam blokları meydana gelir.

İnsan denen yapının orijini dalga-frekans yapıdır.

İnsanlar senkronize oldukları frekansların yüksekliği kadar evrensel öz’e yaklaşır.

Ahmed Hulusi


Sosyal Ağlarda Paylaşın