Fiziksel Evren Enerjidir;
Bilim dünyası metafizik ve ruhçuluk hocalarının yüzyıllardır bildikleri şeyi henüz keşvetmeye başlıyor. Fiziksel evrenimiz gercekte herhangi bir "madde" den oluşmuyor; onun temel yapısı enerji diye adlandırabileceğimiz bir çeşit güc ya da öz'dür.
Fiziksel olarak, hepimiz enerjiyiz; içimizdeki ve dışımızdaki her şey de enerjiden oluşmaktadır. Hepimiz tek ve büyük bir enerji alanının parcasıyız. Katı ve bizden ayrı olarak algıladıgımız şeyler gercekte, hepimizi kapsayan asli enerjimizin degişik biçimleridir. Fiziksel anlamda da bizler gercekten "bir"iz.
Enerji Manyetikdir;
Enerjinin yasalarından biriside şudur; Bellirli bir niteliğe yada titreşime sahip enerji, kendisine benzer bir nitelik ve titreşime sahip enerjiyi çekme egilimindedir.
Düşünce ve duygular da manyetik enerjiye sahipdirler; bunun sonucu olarak da benzer yapıdaki enerjiyi kendilerine çekerler. Bu prensibi uygulamada da görebiliriz; örnegin, bazen az önce düşünmekte oldugumuz kişiyle tesadüfen burun buruna geliriz ya da işimiz rast gider ve o anda gereksindiğimiz bilgiyi ,içeren bir kitabı elimize alırız.
Şekil Fikri Takip Eder;
Düşünce hızlı, hafif, devingen ve akışkan bir enerji şeklidir. Madde gibi daha yoğun şekillerden farklı olarak hemen, bir anda belirir.
Bir şeyi yaratırken, onu önce bir düşünce şeklinde yaratırız. Bir düşünce yada fikir daima o olayın gerçekleşmesinden önce gelir ve oluşur. "Akşam yemeğini hazırlamam gerek" fikri yemeğin hazırlanmasından önce oluşmuştur. "Bir iş bulmalıyım" fikri de iş arayıp bulma eyleminden önce oluşur ve bu örnekler sonsuza dek çoğaltılabilir.
Fikir de bir plan, bir proje gibidir; o gerçekleşecek şeklin bir görüntüsünü yaratır; bu görüntü sonra, fiziksel enerjiyi manyetize ederek ve yönlendirerek bu şekle akmasını sağlar ve en sonunda da fiziksel dünyada onu tezahür ettirir.
Fikirlerimizi gercekleştirmek için doğrudan fiziksel eylemde bulunmadığımız zaman da aynı prensip geçerlidir. Sadece bir fikri ya da düşünceyi alıp onu zihnimizde tutmak bile bir enerjidir, ve bu enerji bu şekli kendine çekip onu maddi düzlemde yaratmaya girişecektir. Eğer sürekli hastalık konusunda düşünürseniz eninde sonunda hastalanırsınız; eger güzel bir insan oldugunuza inanıyorsanız, gercekden güzelleşirsiniz.
Radyasyon (bir merkezden yayılarak dagılma) ve çekim yasası:
Bu evrene ne gönderirseniz onun size geri yansıyacağı prensibidir. "Ne ekerseniz, onu biçersiniz" özdeyişi bu prensibi içerir.
Bu prensibe göre, hayatta en çok düşündügümüz, en güçlü biçimde inandığımız, en derinden beklediğimiz ve/veya hayalimizde en canlı şekilde canlandırdığımız şeyleri kendimize çekeriz. Olumsuz duygular içinde, korku dolu güvensiz ya da endişeliyken, kaçınmaya çalıştığımız aynı deneyimleri, durumları ya da kişileri kendimize çekeriz. Böylece kurduğumuz düşlere ne kadar fazla pozitif enerji yüklersek, o düş yaşamımızda o kadar çabuk bir biçimde gerçekleşmeye başlar.
Yaratıcı İmgelemeyi Kullanmak
Değişimin süreci yüzeysel düzeylerde, sadece olumlu düşünme vasıtasyla gerçekleşmez. O yaşama karşı en temel ve derin yaklaşım ve eğilimlerimizi araştırmayı keşfetmeyi ve değiştirmeyi gerektirir. İşte bu yüzden yaratıcı imgelemeyi kullanmayı öğrenme, derin ve anlamlı bir gelişme süreci haline gelebilir. Bu sürec esnasında, sık sık kendimizi nasıl engellediğimizi, korkularımız ve olumsuz kavramlarımız yüzünden, elde edeceğimiz doyum ve başarıyı nasıl kısıtladıgımızı keşfederiz. Bir kez açıkça görüldüler mi, bu sınırlayıcı eğilim ve yaklaşımlar yaratıcı imgeleme yoluyla yok edilebilirler. İşte o zaman mutluluğu, doyumu ve sevgiyi bulup gercekten yaşıyabiliriz.
İlk başlarda yaratıcı imgelemeyi belirli zamanlarda ve belirli hedefler için uygulaya bilirsiniz. Onu uygulamayı bir alışkanlık haline getirince ve onun saglayacağı yararlara inandıkça, yaratıcı imgelemenin düşünme sürecinizin ayrılmaz bir parcası haline geldiğini göreceksiniz. O artık, yaşamınızı daima kendinizin yarattığı bildiğiniz bir bilinç hali, sürekli bir farkındalık olacaktır.
Yaşamınızın her anını düşleyebileceğimiz en iyi, en güzel, en doyum verici yaşamı biçimde sectiğimiz harikulade bir yaratma anına dönüştürmek-işte yaratıcı imgelemenin en son ve en yüksek noktası budur...
Etkili İmgeleme Yapmak İçin Dört Temel Adım
1- Hedefinizi Belirleyin
Sahip olmak uğrunda çaba göstermek,gerçekleştirmek ya da yaratmak
istediğiniz şeye karar verin. Bu bir iş, bir ev, bir ilişki geçirmek istediğiniz bir değişim,refaha kavuşmak, daha mutlu bir ruh hali, daha sağlıklı olmak,güzelleşmek,daha iyi bir fiziksel hale gelmek - herhangi bir şey olabilir.
Önce gercekleşebileceğine inandığınız,yakın bir gelecekte gercekleşebileceğini hissettiğiniz hedefler belirleyin. Böylece kendi içinizde oluşacak aşırı olumsuz bir direnişle başa çıkmak zorunda kalmaz ve yaratıcı imgelemeyi öğrenirken başırıya ulaşma duygusunu en üst düzeye çıkarabilirsiniz. Sonraları deneyimli hale gelince, daha zor ve çaba gerektiren sorunları ele alabilirsiniz.
2 - Net Bir Fikir ya da Görüntü Yaratın
Gerçekleşmesini istediğiniz şeyi ya da durumu,olmasını istediğiniz biçimiyle hayalinizde canlandırın ya da düşünün. Ancak bu şeyi şu anda gerçekleşmiş gibi zaten olmuş gibi düşünmeye öyle hissetmeye çalışmalısınız. Şimdi kendinizi o durumun içinde arzu ettiginiz şekilde görmeye çalışın ve sahneye mümkün olduğunca çok ayrıntı katın.
3 - Sık Sık Üzerinde Odaklanın
Arzu ettiğiniz şeyin fikrini ya da görüntüsünü hem sessiz meditasyon seanslarında hem de gün boyunca aklınıza gelen her an sık sık zihninizde canlandırın. Bu şekilde, o yaşamınızın ayrılmaz bir parçasına dönüşür; sizin için giderek daha gerçek hale gelir ve siz de giderek onu daha başarıyla zihin ekranınıza yansıtabilirsiniz.
4 - Ona Pozitif Enerji Yükleyin
Hedefinize odaklanırken onunla ilgili olumlu,yüreklendirici şeyler düşünün. Bu arada kendi kendinize güçlü olumlu bildirimlerde bulunun;elde etmek istediğiniz şeyin var olduğunu söyleyin. Kendinizi, arzuladığınız o şeyi alırken ya da kazanırken görmeye çalışın. Bu olumlu bildirimlere "onaylamalar"denir. Onaylamaları kullanırken, taşıdığınız kuşku ya da güvensizlikten geçiçi olarak kurtalmaya;onları hiç olmazsa o anlık saf dışı etmeye çalışın ve arzuladığınız şeyin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu, onun gerçek olduğunu hissetmeye çaba gösterin.
Hedefinize ulaşıncaya ya da artık ulaşma arzusu duymayıncaya dek bu yöntemle çalışmayı sürdürün.Unutmayın ki hedefler gerçekleşmeden önce sık sık değişir,ki bu da insanın değişim ve gelişim süreçinin tamamen dogal bir parçasıdır.Bu nedenle onun için sahip olduğunuz enerji tükenince artık aynı amacı sürdürmeye çalışmayın eğer artık hedeflediğiniz şeye ilginizi yitirdiyseniz, bu ona yeni bir bakışla bakmanın zamanının geldiğini göstermektedir.
Eğer hedefinizin artık değiştiğini anlarsanız bundan kendinizi mutlaka haberder etmelisiniz. Önceki hedefe artık odaklanmadığınız gerceği üzerine enine boyuna düşünüp kesin bir karara varın. Eski döneme son verip yenisini başlatın. Bu yalnızca fikrinizi değiştirdiğiniz bir durumda karmaşaya düşmenizi ya da "başarısızlığa" ugradığınız hissine kapılmanızı önler.
Arzuladıgınız şeye,hedefinize ulaştığınızda da, işin tamamlandığını kendinize bildirmelisiniz. Sık sık arzu ettiğimiz ve imgelediğimiz şeyleri elde eder, ama başarıya ulaştığımızdan kendimizi bilinç düzeyinde haberder etmeyi unuturuz! Bunun için kemdinizi takdir etmeyi ihmal etmeyin ve evrene dileğinizi yerine getirdiği için şükranlarınızı sunmayı unutmayın.
Shakti Gawain
2012 © GoldenReiki. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Programlama Burak Değerliyurt