"Allah"'ın "kudret" vasfının kuvveden fiile çıkması hâlindeki adı...
Allah`ın Zât`ına göre sonradan yaratılmış...
İlahî kudretin algılanışı...
"Nur"
Melekî Güç
Hayatiyetin cevheri...
"Ruh"(Geçtiğimiz asırlardaki adı)
"Dehr"
"Nefs-i Küll"
Kozmik Bilinç
"Evren" adı altındaki yapıda, kendi sistemini uygulamakta olan "Kozmik Bilinç"(Tümel Akıl)...
"Kozmik Bilinç"in("Tümel Akıl"ın) hayâlinde bir şeyi var ettiği anda, hayâl âleminde açığa çıkan güç-Kudret sıfatı...
"Madde"yi oluşturan atomların özüne, derinliğine inersek, en alt boyutta karşımıza çıkan şey...
Kâinatı oluşturan cevher...(Yoğunlaşarak Kâinatı oluşturan Allah'ın Kudret sıfatı)
Varlığını "Allah'ın Kudreti oluşturan, bu boyuttaki yapısı itibariyle bölünmez, parçalanmaz, sonsuz-sınırsız güç...
Boyut boyut yoğunlaşarak, kabul edilen bir biçimde, değişik varlıklar suretinde algılayıcılarca değerlendirilmekte; ve böylece de çokluk görüntüsü veren hayatiyet-Meleki güç...
Anne karnındaki cenine 120. Gün`de özden dışa doğru diye tanımlamağa çalışacağımız bir boyutsal geçişle ulaşarak o birim`de, “Ruh-u izâfi”yi yani “birim ruhunu=ruhu insanî”yi meydana getiren "Nefs-i Küll"ün Kudreti...
"Madde" adını verdiğimiz her şey atomlardan meydana gelmiştir... Ne isimle, hangi özelliğiyle işaret edersek edelim, o şey gerçekte, atomlardan oluşmuştur.. Atomların özüne, derinliğine inersek, en alt boyutta karşımıza çıkan şey ENERJİ'dir
“ENERJİ”, CENÂB-I HAKK’IN “KUDRET” SIFATININ AÇIĞA ÇIKMASINDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR
Nefs-i Küll”ün zâhiri ve varlığı, bu kâinatı oluşturan cevher olan, “enerji” dediğimiz şeydir..
Eni, boyu, derinliği, ağırlığı, sınırı falan yoktur. Sınırsız, sonsuz kudrettir... Bir diğer ifade ile “enerji”, Cenâb-ı Hak’kın “Kudret” sıfatının açığa çıkmasından başka bir şey değildir... Var olan her şey, bundan meydana gelmiştir!.
ENERJİ, BÖLÜNMEZ-PARÇALANMAZ-SONSUZ SINIRSIZ GÜÇTÜR
Enerji, bu boyuttaki yapısı itibariyle bölünmez, parçalanmaz, sonsuz-sınırsız güçtür; çünkü varlığını ALLAH`ın kudreti oluşturmaktadır!.
“ENERJİ”NİN GEÇTİĞİMİZ ASIRLARDAKİ ADI “RUH”TUR!
ALLAH`ın ZÂT`ına göre sonradan yaratılmış olabileceğinden sözedilen enerjiningeçtiğimiz asırlardaki adı "RUH"tur!.
Ve bu "RUH", ALLAH`ın "KUDRET" sıfatının zuhûru oluşunun yanısıra; "Aklı Evvel" ismiyle işaret edilen "evrensel şuur"; ya da bir başka tanımlama ile "kozmik bilinç"tir!.
Her nesnenin yapısındaki "bilinç", onun özünü oluşturan aslı ve orijini olan"RUH"ta mevcut olan "bilinç"ten ileri gelmektedir... Ancak onda ortaya çıkan bilinç, ortaya çıktığı mahallin kâbiliyet ve istidadı nisbetinde olmaktadır.
«Ruh», esas itibariyle, kâinatta var olan mutlak enerji ve "ŞUUR"un, o günkü adıdır. Kâinatta var olan mutlak enerjinin eski dildeki adıdır. Dolayısıyla kâinatta var olmuş olan her şey, bu «Ruh»la ve «Ruh»tan meydana gelmiştir!
KÂİNAT,ENERJİNİN YOĞUNLAŞMASIYLA MEYDANA GELMİŞTİR
Şuna bir “kitap” diyoruz..
İsim olarak bu isim verilmiş. Bu kitap dediğimiz şeye “sayfalardan oluşmuş bir kütle” de diyebiliriz. Bu da elimdekini tanımlar.
Bu sayfalardan oluşmuş kütleye, “bileşik moleküler kütle” de diyebiliriz. Bu da doğrudur.
Buna “atomik bir kütledir “de diyebiliriz.
Sayfalar ve kitap, moleküllerden; moleküller atomlardan meydana gelmiştir.
Yaşadığımız yıllarda eskilerin bölünmez- parçalanmaz dediği atom çoktan parçalanmış, atomların özündeki nötronlar, nötrinolar mezonlar kuarklar bulunmuştur. Ve bu gidişin sonunda varılan yer, “ENERJİ”dir. Dolayısıyla şu elimdeki kütleye “bir enerji kütlesidir” de diyebilirim, diyebiliriz...
“Bu kitabın neresindedir enerji?” diye bir sual sorulur mu?
Enerji, bizim 5 duyuyla algılayamayacağımız, ancak şuurumuzla bilincimizle tesbit edebildiğimiz bir cevherdir, “Öz”dür!
”Kâinat” adı altında hangi isimle anarsak analım, tüm varlık enerjinin yoğunlaşmasıyla meydana gelmiştir. Dolayısıyla “o nesnenin neresindedir enerji?” diye bir sual olmaz! Çünkü o nesne, o enerjinin yoğunlaşmış hâlidir.
“Enerji” ismiyle işaret ettiğimiz yapının eni boyu sınırı derinliği yoktur!
Peki... Enerji Allah mıdır?.Bu sual gelir akla hemen… .Bunun cevabını verelim…
“Enerji” ismiyle işaret ettiğimiz güç- kuvvet, Allah ismiyle işaret ettiğimiz varlığın KUDRET sıfatıdır!
Ve bu enerjiden meydana geldiğini gördüğümüz tüm Evrende varolan herşey bugün kanıtlanmıştır ki, bir Sistem içinde çalışmaktadır.
Galaksilerin yaşamından yıldızların yaşamından Dünyanın oluş sisteminden Güneş Sisteminin oluşmasından, Yeryüzünde yaşayanlara, varolanlara ait tüm oluşlar bir Sistem, bir Kanun, bir düzen içinde faaliyet göstermektedir.
KAOS yani kargaşa, düzensizlik, şuursuzluğun eseridir. “SİSTEM” ise, bir bilincin bir şuurun ifadesidir!.
Kâinatta tümüyle algılayabildiğimiz bütün boyutlarda bir Sistem varolduğuna göre ve bu Kâinat tümüyle bu enerjinin yoğunlaşması şeklinde meydana geldiğine göre, Kâinatı meydana getiren bu kaynak cevher aynı zamanda bir şuur, bir ilim, bir bilinç sahibidir.
İşte bu şuur bu ilim bu bilinç, 1400 sene öncesinde “ALLAH’IN İLMİ” olarak târif edilmiş tanımlanmıştır.. Varlığın her zerresinde bu ilim ve kudret hükmünü icra etmektedir!.
EVRENSEL ENERJİ(KOZMİK BİLİNÇ)”EVREN” ADI ALTINDAKİ YAPIDA KENDİ SİSTEMİNİ UYGULAMAKTADIR
Madde – hücre – molekül – atom – nötron- nötrino – kuark – kuant “boyutsal özeinim” ile karşımıza öyle tekil bir yapı çıkar ki, artık bu TEK`ten başka bir şeyin varlığından sözedilemez.
Algılayabildiğimiz kadarıyla, bu özelliği itibariyle “kozmik bilinç” diğer bir özelliği itibariyle “evrensel enerji” olan bu TEK, “EVREN” ismiyle tanımladığımız yapıda, mutlak zaman kavramının olmadığı bir biçimde her an kendi sistemini uygulamaktadır.
Öyle ise bize, bu gerçeği itibariyle TEK olan yapıdaki, yerimizi ve yanımızdaki diğer varlıkları tanımak düşmektedir
Esasen DEHR kelimesiyle anlatılmak istenen boyut, tüm varlığın kendisinden oluştuğu bir tür evrensel enerjidir, (Kudret sıfatı ’dır) eğer tâbiri câiz ise...
ENERJİ, “NUR”DUR!
“Enerji”, "ALLAH"'ın "kudret" vasfının kuvveden fiile çıkması hâlindeki adıdır. Yani "NUR"'dur. "Nur" diye bahsedilen şey, bir tür "salt enerji"dir.
Bu bilinçli enerji (kudret), -kozmik bilinç- evrende var olan herşeyi kendisinden meydana getirmiştir.
Bir diğer ifade ile, bu kâinatta var olan herşey, O "RUH" adlı Meleğin gücünden,"O"nun ilmiyle meydana gelmiştir!.
BİLİM ERGEÇ ENERJİYİ MADDEYE DÖNÜŞTÜRMEYİ GERÇEKLEŞTİRECEKTİR
-Bu kitle yahut da enerji dediğimiz cevherin mâhiyeti nedir?. Sahip olduğu güç nerden gelmektedir?.
Bu da başka bir soru...
-Madde, enerjiye döndüğü gibi, tekrar maddeye dönüşemez mi?.. Bu imkânsız mıdır?
Objektif bilim maddeyi maddeötesine, enerjiye dönüştürebildi... Gerçekleştirdi bu fikri!. Buna karşın henüz maddeötesine yani enerjiye dönüştürdüğü maddeyi tekrar ilk hâline yani tekrar madde hâline dönüştürmeyi başaramadı.
Ancak, biz burada antiparantez belirtelim ki:
-BİLİM ERGEÇ, MADDEYİ ENERJİYE YANİ MADDEÖTESİNE DÖNÜŞTÜREBİLDİĞİ GİBİ, ONU TEKRAR ESAS HÂLİNE, YANİ MADDE HÂLİNE DE SOKMAYI GERÇEKLEŞTİRECEKTİR!
Zira bu husus İslâm tasavvufunda görülen "tayyı mekân" yahut bir diğer deyişle "ESRA" olayının açıklanmasından başka bir şey değildir.
Nasıl ki bir velinin uzak mesafede olanları olduğu yerden aynen görmesi "Clairvoyans" olayı bugün televizyonla kısmen açıklanabiliyorsa!.
Zamanımız velilerinden birinin:
-"Biz hasırdan Mısır'ı göremeseydik, siz Avrupa'da olanları buradan zor seyrederdiniz!"
Yâni, insanın yapısında beyninde bu özellik olmasaydı, siz televizyonu zor keşfederdiniz!
Sözü üzere; bilimin her izah ettiği, gerçekte tasavvuf ehlinin normal yaşantısının müsbet ilimle isbatından başka bir şey olmamaktadır... Ki bu konuyu çok daha geniş ve detaylı bir şekilde "İNSAN VE SIRLARI" ile "TEKİN SEYRİ" adlı kitaplarımızda incelemekteyiz...
İNSAN RUHU,VARLIĞIN ÖZÜNÜ MEYDANA GETİREN ENERJİDEN MEYDANA GELMİŞTİR
"RUH", boyut boyut yoğunlaşarak, kabul edilen bir biçimde, değişik varlıklar suretinde algılayıcılarca değerlendirilmekte; ve böylece de çokluk görüntüsü vermektedir!.
“Nefs-i Küll”den, yani varlığın özünü meydana getiren enerjiden, ana rahmindeki sperm-yumurta birleşmesiyle hâsıl olan ilk maddeye, 120. Gün`de özden dışa doğru diye tanımlamağa çalışacağımız bir boyutsal geçişle ulaşan “Nefs-i Küll”ün kudreti, o birim`de, “Ruh-u izâfi”yi yani “birim ruhunu=ruhu insanî”yi meydana getirir..
Yani, beyin çekirdeği, 120. Günde “can”lılığa kavuşur, faaliyete geçer... “Nefs-i Küll” dediğimiz varlığı meydana getiren kaynak enerjiden–Ruhu A`zâm`dan-aldığı hayatiyet, melekî güç tesiriyle ile ürettiği ışınsal yapıyla, kendi ruhunu meydana getirir!.
Ruh, insana hayatiyet verir...
Hayatiyetimizin cevheridir. Varlığımızı meydana getiren ana cevherdir. ki bu “Ruh-u A’zam”dır!
Kişinin Ruhunu beyin meydana getiriyor! Ruhu beynin meydana getirmesi hasebiyle, nasıl oluyor da cevher oluyor ve yoğunlaşarak ölüm ötesi bedeni meydana
ALDIĞINIZ ENERJİYİ NE YÖNDE KULLANIYORSUNUZ?
Evet, görülüyor ki, abdest olayında gaye temizlik değil, beynin elektrik ihtiyacının karşılanması söz konusu. Zaten, zaman zaman Resûl-i Ekrem'in bir bardak miktarı su ile bile abdest aldığından söz edilir ki, bu dahi olayın esasının temizlik gayesine matuf olmadığını işaret etmeye yeter.
“Ben sık sık yıkanıyorum, abdest almaya ihtiyacım yok” ya da “böylece elektrik alıyorum bu bana yeter”, diyebileceklere...
Arabaya benzini doldurdunuz ve olduğunuz yerde çalıştırıyorsunuz!. Böylece nereye varırsınız ki?.. Elektriği yani enerjiyi beyne verdiniz; peki bu enerjiyi ne yönde ve nasıl kullanıyorsunuz?.. Beyni, ruha ve ölümötesine dönük bir şekilde enerji üretmesi için elektrikle takviye etmek de mümkün. Aldığınız bu elektriği tamamiyle geçici dünya zevkleri için tüketip, öbür yanda bu enerjiye en çok ihtiyaç duyacağınız yerde şaşa kalmak ve pişmanlık içinde azab çekmek de mümkün!..
Elde ettiğiniz enerjiyi nasıl ve ne yöne dönük olarak kullanıyorsunuz?..
Ahmed Hulûsi
2012 © GoldenReiki. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım & Programlama Burak Değerliyurt